İSG'nin "BÜYÜK" Maliyeti

6 Haziran 2018| İş Güvenliği

17 Mayıs 2018 Tarihinde, TOBB’UN 74.Genel Kurulunda yeniden Başkan seçilen Rifat Hisarcıklıoğlu konuşmasında:

“Değerli arkadaşlarım, kültürümüzde güzel bir söz var: Zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Biz de, iş ve yatırım ortamının önündeki engelleri tespit edip, Hükümetimizle birlikte kaldırdık. En çok şikayet ettiğimiz konu olan istihdam maliyetlerinin düşürülmesini sağladık. İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı KOBİ’lerimize büyük yükler getiriyordu, bunları kaldırttırdık. Mesleki Yeterlillik konusunda da hemen insiyatif aldık (?). ... Büyük sıkıntı yaşadığımız bir başka alan yargı alanıydı. Özellikle İş Mahkemelerindeki davalarda işveren %99,2 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere Zorunlu Arabuluculuk Sistemini uygulamaya alınmasını sağladık.”

Rifat Hisarcıklıoğlu’nun KOBİ'lere “büyük yük” olarak gördüğü iş sağlığı ve güvenliği maliyeti nedir? Bir analiz edelim.

Öncelikle KOBİ tanımı bir tehlike sınıfı tanımlaması değildir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik’in 5.Maddesinde KOBİ’ler, Mikro, Küçük ve Orta büyüklükte işletmeler olarak ve en büyüğü 250 kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 125 M Türk Lirasını aşmayan işletmeler olarak sınıflandırılmıştır. Bu yönetmelikte KOBİ’lerin tehlike sınıflarına bir atıf bulunmamaktadır.

Tehlike sınıfları, İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin işyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’nin Ek-1 İşyeri Tehlike Sınıfları ya da daha ziyade bilinen adıyla NACE kodlarında belirtilmiştir. NACE kodu, işyerinin açılışı sırasında mükellefin beyanı esas alınarak mali müşavir tarafından vergi dairesine bildirilen ve işyeri açma ruhsatı sırasında yapılan ziyaretle tespit edilerek doğrulanan bir sınıflandırmadır. OSGB’de çalıştığım dönemde, bir faaliyet alanı üzerinden ruhsat almasının ardından farklı faaliyetleri de yerine getiren ya da en başından yanlış sınıflandırılmış, tehlike sınıfının değişmesini gerektiren ancak bildirilmediği için halen bir alt sınıfta yer alan birçok işyerinin varlığını tanık oldum.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, en az 1 sigortalı çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan tüm işyerlerini, KOBİ olup olmadığına bakmaksızın zorunlu kılmıştır. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sözlerindeki birinci yanlış budur. Mevzuat kaldırılmamıştır ve KOBİ’ler için de halen yürürülüktedir. (Ancak 9 ve altında çalışanı olan işyerleri desteklenmektedir.)

Az tehlikeli 10’dan az çalışanı olan işyerleri, 2 günlük bir kursun ardından kendi işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğine dair faaliyetleri yürütmekteydi. Yapılan değişiklikle bu hak, 50’ye kadar çaışanı olan işyerlerine, üstelik online eğitimle sağlandı. Az tehlikeli sınıfta yer alan 50 ve üzeri çalışanı olan işyerleri ise 6331 Sayılı Kanuna tabidir.

Gelelim bu yazının ana fikri, Rifat Hisarcıklıoğlu’nun konu ettiği iş sağlığı ve güvenliğinin işverene maliyeti nedir?

KOBİ olmasalar da, önce ülkemizin lokomotif sektörlerinden (!) inşaat sektörüne bir göz atalım. Ortalama bir evin satış fiyatını 300.000 TL kabul edelim. Öyle lüks rezidans veya siteler de değil, sokak arasında 5 katlı, 5 daireli bir binayı ele alalım. Müteahhit için böyle bir binanın maliyetinin 1.000.000 TL civarında olduğunu söyleyebiliriz. 5 katlı bir bina, ortalama 6 ila 9 ay arasında satışa hazır şekilde bitirilmektedir. Yani iş sağlığı ve güvenliği hizmet süresi azami 9 ay sürecektir. Küçük inşaatlarda ekipler belirli bir düzende ve birbiri ardına çalıştığı, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sözleşmesi de çalışan sayısı ( İSG-Kâtip üzerinde harcanan süre ) üzerinden hesaplandığı için, ortalama 5 ila 10 çalışan olarak hesaplanır. OSGB’ler arasındaki fiyat rekabetini bir kenara bırakırsak, bu hizmetin bedeli de ( uzman + hekim ) yaklaşık 750 ila 1.000 TL civarındadır. Üstü biraz zor ama kesinlikle daha düşük fiyatlar da bulabilirsiniz. Yani inşaat süresince, çalışanların kişisel koruyucu donanımları da dâhil azami ödenecek bedel 15.000 TL civarındadır. Yani kârınızın %3’ü. Buraya kadar itirazınız yoksa devam edelim.

Ama bu bize “büyük yük” getirdi dediniz ve herşeyi (!) göze alarak iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadınız. Çok şükür inşaatı da kazasız belasız bitirdiniz. Sıra geldi dairelerinizi satmaya. Ben cebimde 285.000 TL ile kapınızı çaldım. Daireyi gezdik, elinize sağlık tam da aradığımız gibi. Pazarlık sünettir, siz ağzınızı kaç paradan açarsanız açın cebimdeki para belli, ayağımı da yorganıma göre uzatırım, öyle kredi falan bilmem. Verirseniz 285.000 TL’ye alacağım, vermezseniz başka ev bakacağım, tercih sizin. O gün de yevmiye ödemeleri var, muhasebeci de para bekliyor, yarın da verginin son günü. Satar mısınız? Satmaz mısınız? Fazla düşünmeye gerek yok, paranın yüzü sıcaktır, verdiniz gitti. Tanımadığınız, sattıktan sonra bir daha yüzünü görmyeceğiniz adama ayaküstü 15.000 TL indirim yaptınız, başka deyişle hediye ettiniz. Hani 15.000 TL sizin için büyük yüktü? Çoğu sürekli çalıştığınız, sizin kahrınızı çeken, lafa gelince “en büyük usta bizim usta” edebiyatı yaptığınız insanların hakkından çaldığınız 15.000 TL’yı bir çırpıda bana verdiniz.

Hele bir de iş kazası yaşarsanız, iş kazasının maliyetinden bahsetmek bile istemem, hele de çalışan sigortasızsa hiç konuşmayalım.

Biraz da Rifat Hisarcıklıoğlu’nun KOBİ’lerine bakalım. Tehlikeli sınıfta yer alan işyerimizin çalışan sayısı 15 olsun ( destekten yararlanmayalım ). Yine hizmet sağlayıcıların ( OSGB’ler ve bağımsız uzmanlar ) fiyat rekabetlerine değinmeden ortalama hizmet bedelinin 500 TL civarında olduğunu söyleyebiliriz. Yani yıllık 6.000 TL. Elbette her biri tehlikeli sınıfta yer alsa da, sektörden sektöre, yapılan işe göre kazanç değişecekse de, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin görece katma değeri yüksek işler yaptığını düşünürsek, bu rakamın da devede kulak kalacağı söylenebilir.

Gelelim küçük işyerlerine. 10’dan az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinin kendi ihtiyaçları karşılaması bence oldukça makuldu. Şöyle ki, 2 sigortalı çalışanı olan bir işyerinin, örneğin bir eczane ya da muhasebe bürosunun hizmet satın almak zorunda bırakılması durumunda, İSG-Kâtip üzerinde harcanan süre nedeniyle aylık 100 TL civarında bir hizmet bedeli olacaktır. Ayrıca işyerinin konumu ya da sık eleman değiştirmesi, vb. nedenlerle yolda geçen süreler de dâhil, İSG-Kâtip üzerinde verdiğiniz süreden daha fazlasını harcamak zorunda kalabilirsiniz. Uzman olarak ilk gittiğinizde risk analizini yaptınız, acil durum eylem ve tahliye planlarını da tamamladınız, çalışanlarına da eğitim verdiniz, bir sonraki ziyaretiniz için eksiklerini söylediniz ve işyeri iyi niyetli ve hızlı şekilde eksiklerini tamamladı. Bundan sonra sadece fatura götürmeye ve çay içmeye gidecek ya da hiç uğramayacaksınız.

Ancak 10 ila 50 arasında çalışanı olan işyerlerinin kendi ihtiyacını karşılaması çok da mümkün ve mantıklı değildir. 50 çalışan için az tehlikeli sınıfta aylık hizmet bedeli yaklaşık 750 TL civarında olacaktır. Yasa işverene “ 52-55 çalışanın varsa ya şirketi ikiye böl, 2 ayrı sicil numarasında devam et ya da çalışan sayını 49’a düşür, bu dertten kurtul” demektedir. İyi niyetli bir işveren bile, aylık 750 TL ödemek yerine bir kereye mahsus 1.000-1.500 TL ödemek suretiyle yasal dokümanı hazırlatacak ve mevcut çalışma üzerinden yoluna devam edecektir.

Yasayla sabit bir suçun, kamu vicdanında pazarlığı olabilir mi? Ya da çalışanın sağlığına paha biçilebilir mi?

Medeniyetin ölçütü, ülkenin ve insanlarının ne kadar zengin olduğu değil, insan, hayvan ya da habitata verilen değerdir.

Örneğin araç muayeneleri de sürücülere büyük yük getirmektedir. Üstelik sürücü sayısı, TOBB üye sayısından daha fazladır. Yarın biri çıkar da “Sürücülerimize büyük yük getiren araç muayenelerini kaldırttık” derse mutlu olur musunuz? Akabinde meydana gelecek trafik kazalarının vebalini kim, nasıl taşıyacaktır? İş kazalarında hayatlarını ya da uzuvlarını kaybedenlerin günahı da, vebali de ...

Yardımcı olabileceğimi düşündüğünüz her konuda
bir kahve içimi fikirlerimizi paylaşmak isterseniz

ARAYIN GÖRÜŞELİM